21 Nisan 2009 Salı

Okul sonrası, karamsarlık

İlk okul vardı benim zamanımda, ortaokul a da gittim, liseyede. Sonra üniversiteyi kazandım. İyi kötü okudum ve bitirdim. Şimdi mimar oldum sandım, ilkokuluma başlamadan önce bana sorduklarında “ben bu binaları yapan kişi olmak istiyorum” dediğim andan itibaren 20 yıla yakın zaman geçti. Okudum ve okudum en sonunda mimar oldum sandım ama halbuki okul dediğin cocuğun oyalanması gereken bir oyun bahçesi imiş onu anladım. İleride yozlaşan fikirlerimiz ve yaşamımız içinde, bir kahvede otururken muhabbet konusu olabilmek için varmış bunca okullar. Genel kültürü, genel çalışmaya dönüştürdükten sonra, geriye ne öğrendiğimiz bilgiler nede edindiğimiz kültür kalıyor. Daha iyi bir araba ve daha iyi bir ev için yozlaşıyoruz. Ve bir gün lise muhabbetinde girdiğimizde hiç vicdanımız sızlamadan anlatıyoruz başımızdan geçenleri.

Şimdi ofisteyim, kendimin geliştiğini söyleyenler olsada etrafımda ben daha çok köreldiğimi budandığımı hissediyorum. Ve gitmek istiyorum sokakta benim burda yapacağım işi hakkıyla yapabilecek işsiz insanlar varken ve ben onların işlerini ellerinden alıyorken sadece benim yapabileceğim benim olacak kendin oalcak işle ilgilenmek istiyorum.

Bana şükretmem gerektiğini iyi bir maaşla iyi bir işte çalıştığımı sölüyorlar ama bilmiyorlar ben sadece eriyorum.

Ancak kendimi ve kalbimi ve özgürlüğümü ve ruhumu bırakmış değilim. Bir çıkış yolu bulacağım buradan. Belki daha iyi bir arabada olamayacağım ve daha iyi bir evde yaşayamayacağım ama karnım doyacak ve hayatta yaptığım herşeyden lezzet alacağım. Yaptığım işi aşkla yapıyor olduğum halde, işime bakanlar görebilecek ruhumun ve kimliğimin parçalarını.

Özel sektör ve kölelik sistemine sesleniyorum, bu insan nefes aldıkça düşmanın olacaktır. İnsanlar köle olmak için değil hayatı öğrenmek için gelirler dünyaya ve iş, bu hayatı maddi açıdan desteklemek için vardır. Konu açılır istisnalar konuşulur, ama düşüncelerimin arkasındayım.

1 yorum:

ozgurruya dedi ki...

Özel sektörün acımasızlığı ve insana sadece işi için var olduğunu diretmesinden nefret ediyorum. İş denile şey yaşamın bir parçası olmalıdır. Ta kendisi olmamalıdır. Akşama kadar çalışan ve uyumadan önce 4-5 saati olan ve bu zamanı da işin yorgunluğunu dinlerek atmak isteyen insanın işten başka hayatı kalır mı? Kalmaz tabi. Umarım bu çarklar başka türlü döner de insanlar için daha çalışası ve yaşanası ortamlar doğar.