12 Kasım 2011 Cumartesi

Bir dokun bin ah işit....

Şimdi, Tatil boyunca yattım vicdanım sızlıyor. Tezim beni bekliyor ama ona da çalışamıyorum. Bu dönem bu 2 dersten kesinlikle geçmem gerekiyor ki önümüzdeki dönem tezi bitirebilirim. Salak salak internette dolaşıyorum ve vakit kaybediyorum. Bu vakitlerim en önemli zamanım benim. Hepsi muhteşem birer fırsat kaynağı resmen. Bunları değerlendirememek beni ciddi manada sıkıyor. Allahtan bi iş bulduk ta bizimkilerden para almadan ileride kalacağım derslerin ücretlerini yatırabilirim rahatlıkla. İçimde ne zamandan beri devam etiğini bilmediğim bir rahatsızlık mutsuzluk var. Ancak nasıl olupta çözüm bulacağımıda bilmiyorum. Gerçekten sıkıntılı bir durum. Açık bir kısır döngü içerisindeyim ve her saniye sadece biraz daha derine batıyorum gibi hissediyorum.

Aynı zamanda içinde bulunduğum bu ruh halinin ailemide etkilediğini ve onların üzerinde ki enerjiyi ve sevinci emdiğini görüyorum. Sadece kendimi değil aynı zamnada çevremide kötü etkiliyorum. Ne kadar bu gidişe dur demek istesem de, çaresizim.

Bence zavallı bir durum, ve tüm bunların insanın içinde birikmesi bir yumak olarak midede top haline gelmesi ve herşeye rağmen pisikolij olarak olarak dengeli bir şekilde devam ettirmeyi her gün biraz daha zorlaştırıyor gibi görünüyor.

İnsan nereye kadar dayanabileceğini ve neden basit birkaç şeyi değiştiremediğini merak ediyor haliyle tabiki.
Aynı zamanda doğal süreç içerisinde olması gereken ama henüz kara veremediğim bir çok olay. Acaba dışarı mı çıksam herşeyi bırakıp yada burada mı kalsam. Hangisi benim için daha iyi. Bazen aslında hangisi daha iyi yerine hangisi beni mutlu eder diye de düşünmek lazım. Sadece kendimi değil aynı zamanda çevremdeki insanları ailemi ve arkadaşları mı da mutlu etmek isterim.

Bütün bu düşüncelere aklımda dolaşırken her an, aynı zamanda bunlardan kaçmaya çalışmak da çok ilginç. Zaten sürekli kaçıyorum neden olduğunu bilmediğim bir şekilde. Acaba başarısız olmaktan mı korkuyorum yada iyi bir başarının beni mutlu etmeyeceğine mi inanıyorum.

Resmen kullanım klavuzunu bilmediğim bir makine içerisindeymişimde sadece birkaç fonksiyonu kullanarak ayakta hayatta kalmaya çalışıyorum gibi.

Bazen insan cidden sadece gözlerini kapatıp herşeyin geçip bitmesini istiyor. Ne zaman bu kadar sıkıldım ne zaman bu kadar bunaldım, neler beni bunalttı bilmiyorum. Bu denli bıkkınlık ve miskinlik ve boşvermişlik için fazlasıyla gencim. Daha başımıza neler geldi ki bu haldeyim. Tabiki bilmiyorum. Asıl peşimi bırakmayan sorunun-soruların cevaplarından fazlasıyla habersizim. Bu sorun-sorularlada çok fazla konsantre olamıyorum. Yani onlar yokmuş gibi bir işe başlayıp götürmekte de beni rahatlatamıyorum. Sonuç olarak sürekli bir çıkmaz sokak sürekli bir kısır döngü içerisinde dolanıp duruyorum.

Ne kadar daha bu halde olacağım ise ciddi bir şekilde gelecek konusunda endişelendiriyor. Bu şekilde devam ettiğim süre içerisinde ki "gelecek ben" e ulaşmak istemiyorum, gözlerimi kapatıp herşeyin geçmesini istememin bir başka nedeni bu aslında.

Ancak herşeyden kaçmak da kaçınılmaz olan korkulan sonu bana garantiliyor.
Bu şekilde yaşamak çok zevk veremeyeceğinden ve paylaşımının da çok fazla iyi olmayacağından ötürü en azından zararı minimize etmek için yanlız kalıyorum. Eğer bunu tek başıma paylaşırsam en azından o kadar az insanı kötü bir şekilde etkilemiş ve üzmüş olurum. En azından şimdilik yapabildiğim en iyi şey bu.

Hımmm, dolmak dolmak ve sonra patlayıp rahatlamak mı_? saçmalık sadece patlamak kesinlikle beni rahatlatmıyor. Sadece daha çok canımı sıkıyor.

Belki bir çözümler silsilesi beni inanılmaz rahatlatabilirdi.

Din vs gibi çözümler ise şimdilik uzak duruyor.

Bunlar daha çok düzenli giden birşeyi mükemmelleştiren parçalar gibi duruyor şuan bana.

Anlaşılmak anlanmak istemiyorum, çözümler ve ilerle isityorum. Yanlız omaya devam edebilir çok sorunlar hergün biraz daha ağır geliyor. Aaa az kalsın unutuyordum. Çevremde ki insanların bana bakışları benden beklentileri. Annemin bana yemek bile yapması artık bana ağır geliyor. Haketmediğim hiçbirşeyi istemiyorum.

Haketmediğim ve bana haketmediğim halde sunulan her fırsat her olanak bir sıkıntı olarak bünyeme yerleşiyor.
Kende güçlü olduğuma inanıyorum, herşeye rağmen hala dengeli bir şekilde yaşabiliyorum ki bu bence çok önemli bir şey.

Ve en güzel yanı ise, sorunları çözdüğüm zaman olağanüstü olacağını biliyorum. Şuan hayal edebildiğimden çok daha iyi olacak.

Sonuç olarak herşeye rağmen yapılacak olan şey, tek bir tuğla koymak ise onu yapmak. İki tuğlayı yarına bırakmak ve geleceğin iyi olacağını bilmek buna inanmaz. Yani kısaca herşeye rağmen pozitif kalmak.
Belkide şuan en zor olan şey bu.

Ama belkide şuan başarabildiğim tek şey bu.


NOT: Şimdi bu yazıda nereden çıktı diye düşünenlere, bir kere çok fazla hatası var neredeyse hiçbir yazım kuralına itibar edilmeden yazılan bu girişi, bir arkadaşımız ile mail [gtalk] üzerinden görüşürken bana yazdıklarına borçluyuz. Hatta madem bu kadar yazdım azıcıkta diyaloğu yayınlayalım...

----------------
Y: Kendine guven cok onemli bir giri
Mahmud: _?
Y: Ooff off, Kendimi salak gibi hissetmek istemiyorum
Mahmud: Hala anlamıyorum
Y: Aaaaarrgghh, Bazen insan dolar, dolar, dolar ya
Mahmud: ewet
Y: Icinden her seyi atmak, kacmak ister
Mahmud: ewet
Y: Oyle hissetmek istemiyoruumm
Mahmud: Walla Elif, aç içini o zaman ne diyeyim ben sana. Dolma o zaman, rahat ol.
Y: Bisi demene gerek yok
Mahmud: k
O zaman bende yazabilir miyim
Cevap vermene gerek yok
Günlük gibi bişe olacak gibi
Y: Yaat uyuuu
Mahmud: bihihihi.
Lan ne yatması saat 6 bile değil
Y: Ahah yatabilir miyim anladim
Yaz yaz
----------------

Bu şekilde gelişen bir yazı idi, paylaşmak istedim!

12 Kasım 2010 Cuma

İlginç

Bayadır da yazmıyordum, tüm yazı gezerek aylaklık yaparak geçirdik desem yeridir. gayet eğlenceli idi ancak artık çalışıp para kazanmak da gerek. Okulda başladı artık Yüksek lisans yapıyorum. Bakalım nasıl olacak. Çok sabırsızım, ne kadar ilginç değil mi onca şey öğrenip yaşadıkta sonra hala çok sabırsızım. herşey hemencecik olsun, sorunların çıkacağı varsa da hemen çıksın çözelim çözmeye çalışalım önmüzü görelim ve yürüyelim... Daha sabırlı olmalı daha sabırlı olmalı daha sabırlı olmalı....

18 Temmuz 2010 Pazar

Gezi

Yahu Babil-bağdat gezisi yapmak istiyorum. TR turlarında sanırım Irak turları yok aynı zamanda WIKItravel sitesinde 2o1o yılı için bağdat savaş alanı olarak belirtilmiş ve kesinlikle gidilmemesi gereken bir yer olarak gösteriliyor. Öğrendiğim kadarı ile bağdata hergün THY nin uçuşları var. Çok aradım bi rehber yada gezmiş birinin notlarını ama bulamadım en azından şimdilik.

5 Temmuz 2009 Pazar

Hastalik

mide üsütmesi, besin zehirlenmesi, ishal gibi muhtesem bir üçlünün birlesimi garip bir hastalik devirdi beni. Allahima sükür atlatiyorum, simdi çok daha iyiyim. Santiyede ki ofiste az kalsin bayilacaktim. Kustukça rahatladim. Midemi ve bagirsaklarimi komple yikadim. Sonra serum taktilar. Hasta oldugumunun ertesi günü ise gitmedim. Tüm günümü yatarak geçirdim neredeyse. Umarim bu günü aylik izinimden düsmezler. Her cuma gelen mangaminda hala geçen sayisini okuyamadim. burada günler hizli geçiyor, çok fazla çalistigimiz için hissetmiyoruz geçen günleri. Isin kötüsü o kadar da hevesliydim günlük yazmak konusunda ama ne yazik ki daha bir sayfa bile yazamadim. Internet zaten yok. Buarada hiçbiryerde internet yok. Devlet halkin bilinçlenmesini ve bazi seyleri farketmemesini saglamak için bilinçli olarak internet hizmeti vermiyor. Bir eve çiktigin zaman 30 dolar gibi bir paraya interneti baglatabiliyormussun ama bayagi kisitlanarak veriliyormus bu hizmet. Isin komik yani burada normal bir maas yaklasik 150-200 dolar eger 400-500 dolar aliyorsaniz zaten kralsiniz gibi birsey. Simdi aylik internet üzreti ise 40 dolar, yani normal bir maasin 5te 1i. Yani iternete girebiliyor olmak fazlasiyla lüks burada. Memleketimdeki sagda solda ki wireless baglantilar aklma geldi birden. güya internet baglantisi bulabilirsem, master için okula arayacaktim birde peh peh. ilk baslarda zor olurmus ama sonra alisilirmis buraya. Birçok insan böyle diyor. Acaba birkaç ay sonra eve döndügümde nasil hissedecegim. Ilginç olacak kesinlikle. Burada odamin yarisi kadar bir alanda tam 2 kisi kaliyorum. Nerden nereye kesinlike. Bu arada eger kismet olursa hala subat ayi gibi sam'a gitmek istiyorum. Içimdeki çöl sevdasi gerçekmi görelim bakalim. burada gene az biraz birseyler var. Bakalim yoklugun ortasi olan çöl benim için neler barindiriyor. Insan gerçekten merak ediyor benim yerim neresi, yurdum neresi, hangi insanlar bekliyor beni. Arayacagiz ve bulabilecekmiyiz en sonunda. Bu arada çok alakasiz belki daha önceden söylemisimdir ama santiye de kadinin teki yasimi sordu 2. kere sanirim kizina bakiyor ancak kizi büyük bir ihtimalle kardesim yasinda. Adi Cennet, fizigi süper bir kiz, ilginç... Bazen canim çok yüksek sesli müzik dinleyip kaybolmak istiyor ancak burda "club" denebilecek çok az yer var. müzigi tenimin her yerinde hissetmek istiyorum, bastan çikarici oldu bayaa. Ve bitirirken "ey çöl bekle beni, gelecegim kollarina, yeterki sen sar beni issizliginla. Yürüyecegim kumlarinda bir gün bekle beni"

Türkmen insanlari

Türkmenlerin tabiki ilk olarak disileri dikkatimi çekti, cidden fizikleri belli bir ortalamanin üzerinden güzeller. Eski rus hakimiyetinden dolayi ruslarida görebiliyorsunuz bu memlekette ve ortaya inanilmaz bir kirma irk çikiyor. Türk ruslar, çekik gözlü güzel fizikli türkmenler yada çekik gözlü ruslar. Kesinlikle dikkate deger. Erkekleride ayni sekilde genel olarak güzeller çekik gözlüler ve kisa degiller. Insanlari bence tatli, herne kadar çalistigim is yerindekiler bu insanlari pek sevmeselerde benim kanim isindi, ben hepsini sevdim. Genel olarak bakimli degiller çünkü ne memleketlerinde onlara bakim yapabilecek çok fazla yer nede onlarda bu bakimi karsilayabilecek para var. Ama topraklari zengin ve bu durum onlara hiçbir fayda sagliyamiyor. Buraya gelen sirketlerden bagzilari hiç umursamadan ve is ahlakina uymayacak projesleri yaparken ceplerini doldurmaya bakiyorlar. Devlet ise zannediyorum ki, kendisini düsünüyor sadece, halkini sevmiyo ve onlarin refahini dilemiyor. Devletin halkin topragindan çikan zenginlikleri gene sadece halkin gelismesi için harcasa bu devlet çok degil 20 yilda Türkiyenin 50 yilda yapamadigini basarabilir. Nedense ben buradaki havayi sevdim insanlarini sevdim ve onlara inandim. Umarim ben Türkmenistanin, Türkiye için ilk baslarda küçük bir kardes ülke vede ileride Türkiye ile önemli anlasmalar yapabilecek birbirlerine yarimci olabilecek süper güçlü bir ülke oldugunu görebilirim. Etrafta inanilmaz pahali binanlar var ancak buradaki devlet insana, egitime, bilime yatirim yapmaktansa sahip oldugu zenginligi pahali binanalar yapmaya harciyor. Daha da üzücü olan ise bunu görmesine ragman çalistigim firma bu devlet ile is yapmaya devam ediyor yada "bak kardesim, sen böyle istiyorsun ama gel bide söyle bise yapalim" demeden, para kazanma ugruna bir devletin kendi halkini soymasina göz yumuyor. Peki ben burada ne mi yapiyorum neden mi istifa etmiyorum ve vatanima dönömüyorum. Ben burada görüyorum ögreniyorum ve gelisiyorum. Eger ki Allah bana ileride böyle bir firsat verirde bir devlet ile çalisirsam neyi yapip neyi yapmamam gerektigini görüyorum. Insanlar degerliler bilgileri ne olursa olsun kültürleri ne olursa olsun. Kimse dogdugu aileyi dini ülkeyi seçmedi. Bence düzgün bir egitim ile bu halk sasirtici bir gelisme gösterebilir kisa zamanda. Ama bunu komsu ülkeler nasil karsilar bilemyiz ancak, disaridan bir tehdit olusacak diyede halkin özgür kalmasina mani olamayiz. Köle olarak yasamaktansa, özgür ölmeyi tercih ediceklerine inaniyorum vede bu sahip olduklari güçlü inanç belki suanda yasayanlari degil ama bir sonraki jenerasyonu özgür kilacaktir. Paranin insani kölelestirdigi ve yasamini ve degerlerini elinden aldigi her sisteme elimden geldigince karsi durmaya çalisacagim ve inaniyorum ki bu yazmak kadar basit degil ve ileride suan kalbimden geçenlerden imtihan olacagim ve Allahim Sen kalbimizi koru. Sana ve senin yarattigin insanlara hizmet etmeyi bizlere nasip et. Amin...

Bir kere becermis bulunduk

Oha, milyon kere oha diyecegim ama ne yazik ki anlayabiliyorum. Bu ayni santiyede birlikte çalistigim insanin cinsel arzularini dindirmek namina birlikte oldugu kadini aldatinca vede üstüne yakalaninca birlikte oldugu insana "sus senide onun yanina koyar yaparim" demeden önce agzindan çikan kelimeler. "bir kere sikmis bulunduk" Bu kadar mi bir insanin degeri yada bir kadinin degeri. Düsünüyorum burada çevre insanlari, onlara hiç saygi duymadan vede "bunlarin yüzde sukadari orospu" diyerek kullanmayi simdilik anlamiyorum. Gerçek su ki türkmenistan kadinlari güzeller, en azindan genel olarak fizikleri belli bir ortalamanin üzerinde. Bizim ülkemizdende gelen abazan; kadin milletini bir oyuncakmis gibi yada sadece sex [buraya sex diyorum ama bu kelimeye kesinlikle layik olduklarini düsünmüyorum. Bu kelimenin bir çoskusu alimli olmasi bi tahrik ediciligi var. Ancak ortak konusmalarindan benim duyduklarim sadece mide bulandirici.] için varmis gibi gören, onlari üzerinde istedikleri gibi hükmetmek isteyen orospu erkeklerden midem bulandi. Bu kadar mi zavalli benim topraklarimin insani, yada ben bu kadr mi uzagim sevismekten. hersey sadece tatmin olmak mi. Buradaki insanlar fakir, ve hayatlarini geçindirebilmek için disaridan gelen ve onlar için inanilmaz fazla maas alan [burada ki halk için iyi bir maas 200 dolar, disaridan gelip çalisan bir insan ise ortalama 2000 ila 4500 arasi aliyor yani 10 ile 20 kati]erkekler ile yatiyorlar. Yani bu fiziksel varligini sürdürebilmek için, bir orospu erkegin kendi vücuduna hakim olmasina izin veriyor ve dahada içler acisi olan bu orospu erkek hiç vicdani sizlamadan bu kadin ile birlikte oluyor ve bunu ballandira ballandira insanlara anlatiryor. Midem kaldirmiyor.

Ilk is günüm

Santiyede ki ilk adim "insanlik için belki tamamen önemsiz ama benim için kocaman ve çok önemli olan" bu adimlari attim bugün santiyede. santiye kumu un gibi birseymis, bunu hatirladim emsalsiz staj tecrübülerimden. Nerdeyse undan daha ufak taneli bu kim inanilmaz birsey, özellikle de saglam rüzgar estigi vakit. Yürüdügünüzde ayyakkabiniz içine gömülür, heryeriniz kum içinde kalir, paçalarinizin rengi degisir ve tam bir marlboro erkegi olur çikarsiniz. Genede santiyede ki en sevdigim seylerden biridir bu kum, çok yumusak oynamasi acayip zevkli bir sey. Üzerinden araçlar geçtigi vakit tekerleklerin izinin kalmasi, ancak çok sert göründügüne bakmayin üfleseniz dagilir bu sert görünen kek dilimleri, tutunda üzerinde yürüdügünüzde ayyakkabinizin altini göstermenize kadar birçok özelligi vardir bu kumun. Islandiginda ise daha kalici bir iz birakabilirsiniz bunlarla ama çok heveslenmeyin en fazla bir kaç saatlik kalir bu izler, ardindan üserinden ya bir kamyon yabir insan geçer, hiçbirsey geçmese zaman ile gene dagilir. Sana ben kek yaptim tadinda bir kumdur kisacasi, insanlarin emegini ve alinterini içerisinde barindirir. Sonra bu kumlarin içerisinden bir hayat çikar. iste buna biz santiye diyoruz.