31 Ocak 2008 Perşembe

Bir Gece Barda

Köşedeyim, yanı başında içmekten gözleri yaşarmış bir kız oturuyor. Sarhoş mu bilmiyorum, ilgilenmiyorumda. Kız sıkılmış olacak ki sürekli birşyler anlatıp duruyor bana. Sanırım içide sıkkın fazlasıyla içiyor. Biraz ileride arkadaşım boşalmış bardakları dolduruyor. İnsanlardan bazıları sıkıntılı ve üzgün, bazıları ise halinden gayet memnun gözüküyor. Yüzünde insanı itici, kötü hissettiren bir ifade yok çoğunun. Bilmiyorum belkide öylelerde sadece bunu çok iyi saklıyorlar. Buraya ilk gelişim, loş ışık altında insanları izlemeye devam ediyorum.

İçim sıkıntılı, geldiğim bu ufacık yerden çıkarken sıkıntımı içeride bırakmak istiyorum. Sanırım buradaki insanların çoğunun isteği bu. İleride çaprazımda bir çift var, hallerinden mutlu oldukları görünüyor, yada mutlu gibi görünmek istiyorlar, böyle isede bunun nedeni etraflarındaki insanları kandırmak değil, mutlu görünmek ve olmak istiyorlar. Bazen sesi artan müziğin eşliğinde yanıbaşımda oturan hatunu dinliyorum. Oysa içi sıkıntılı olan benim ama artık yanlız değilim, hepberaber sıkıntılıyız. Sanırım içkinin de etkisiyle durmandan bana anlatıyor. Dinlemiyormuş gibi yapmıyorum zaten dinliyorum da. Çünki diğer yanım boş. Dinlemessem ne yapacağım ki. Karşımda barın buzdolabısı sol yanımda duvar var. Müziğin sesi arttıkça yanımda ki yeşil gözlü kızı duymakta zorlanıyorum. Sanırım arasıra soru soruyor ki suratıma bakıp duruyor garip garip bide anlasam ne sorduğunu. En son duyduğum gürültünün arasından onun sözlerini ayıklamaya çalışıyorum. Neden acaba zaten sarhoş değil mi, ne dersem diyeyim anlatmaya devam edecek. Ama merak etmeden de duramıyorum, daha tanışalı 5 dakka geçmeden bu kadar konuşan bir kız. Aslında çok özel şeylerden bahsetmiyor, liseden üniversiteden hayatından özetler geçiyor. Samimi bir arkadaşa ihtiyaç duyduğu belli ve ben onun için tek kullanımlık gibi görünen samimi, dinleyen bir arkdaşım. Söylediklerinden anladığım kadarına katılıp konuşmayı devam ettiriyorum.

Mutlu gibi görünen çiftin yanında çok tatlı bir bayan var. Sanırım oda içkinin rahatlatıcı etkisine vermiş kendini. O da burayı terkederken tüm sıkıntılarını arkasında bir daha bakmamak üzere bırakmak istiyor gibi, ama sabah kalktığı zaman kendisini, barın kapısından içeri girerken bulunduğu halden çok da farklı hissedeceğini zannetmiyorum. İnsanlar problemlerini unutmak için neler vermezlerdi, alkol sadece geçici bir keyif sağlamasına rağmen gayet popüler. Tatlı bayan, işini sağlama almış sürekli içmeye devam ediyor, amacı bulutlara çıkmak biraz daha rahatlamak biraz daha. Arkadaşıma sesleniyor nazikçe “bana daha sert birşey versene”. Bu tatlı bayan eşinden ayrılmış ve bir çocuğu var, o bir anne. Kendi kendime üzülüyorum çok derinden değil ama üzülüyorum. Evlenmiş, ne umutlar taşıyordu, ne hayelleri vardı kimbilir, şimdi ise çocuğu ile yanlız. Yada ben yanlız olduğunu düşünüyorum.

Yanımdaki kız sürekli içmeye devam ediyor. Artık benimle konuşurken nefesindeki ağır alkol kokusunu rahat birşekilde hissedebiliyorum, her nefes aldığımda bu hava ciğerlerime doluyor. Ancak durumdan şikayetçi değilim. O içerken bazen ben konuşuyorum, o konuşurken ben pasif içici oluyorum. Morlim hala bozuk, ah ne olurdu şu sorunları halledebilseydim, başımdan atamadığım benliğime yapışmış bu ağırlıktan kurtabilseydim kendimi.

Cevremdeki insanlara bakıyorum. İnsanların işleri var fena da değilller bu işlerinde ama hepsinde birşey eksik gibi. Memnunlar ama, ama birşeyler doğru değil. Arkdaşım bana sırayla hepsini kısa bir şekilde anlatıyor. Tatlı bayanın yanında sarışın bir bayan var “orospu o, yani nasıl desem buradaki herkez ile yatmıştır” diyor bu bayan için. O da önündeki bardakla pek bi samimi. Boyuna içiyor. Bu bayanın yanında ise arkadaşımın kardeşi var. Çok tatlı bir kız, çok tatlıda bir gülümseyişi var. Göz ucuyla bakınıyorum ona arada. Onunda öününde büyük bir bardak var. Kimin önünde yokki? Aman Allahım ben bişe içmiyorum. Efkarlıyım arkadaşımdan bir sigara istiyorum. Aslında bıraktım sigarayı, ancak bu gidişle birkaç kez daha başlayıp bırakacağım. Canım sıkkın ve giderek daha çok sıkıyor bu can beni. Onu kontrol edemiyorum. Buraya bende bişeyleri unutmaya, sıkıntıları kapı arksında bırakmaya gelmedim mi ki sanki? Arkadaşım anlatmaya devam ediyor. Kız kardeşinin yanında iki tane çocuk var bazen bu kıza sarılıyorlar. Arada kızın gözleri üzerime kayıyor, bakışlarını görebiliyorum bende tatlı bir buse yolluyorum ve yanımda konuşmaya devam kıza dönüyorum.

Hala konuşuyor. Bana başvurduğu iş yerini ve mesleğini anlatıyor. Bana çok uzak bir konu değil, reklamcılık yapmak istiyormuş. Yaratıcı beynini kullanmak istediğini tekrarlıyor birkaç kez ve daha önceki çalışma hayatını anlatıyor. Kız çok özel şeyler anlatmıyor ama 1 saat sonra bu kız hakkında bir çok şey öğreneceğimi tahmin ediyorum. Konuşurken “tiki” ne hakim olmuyor zaten umrunda değil. Önünde bardağı tek istediği konuşacak biri ben olsam belkide bardağa saracak, biraz konuşup biraz içecek onu. Bayağı sömürecek bardağı, çatlamasa iyidir bardak bu yaşamdan.

Arkdaşımın kardeşi, çok tatlı bir kız, onun yanında ki 2 çocuğun kimler olduğunu söylemişti arkadaşım ama söylediği gibi unutyorum. Çok çekici değiller sanırım. Onların yanında yaşça büyük olduğu anlaşılan bir başaka adam var. Üzgün. Belkide burada ki en üzgün ve en içi sıkılan insan. Belkide bunlardan kurtulmak için herşeyini verebilir şu an. Arkadaşımdan onun eşinden ayrıldığını öğreniyorum. Söylediğini göre adam 30 kilo vermiş. Tamamen yıkmış bu ayrılık onu. Üzerinde fazla durmuyorum. Durmak ve düşünmek te istemiyorum. İçim sıkkın ama bu adamın benden daha üzgün olduğu her halinden anlaşılıyor. Elinde bir bira şişesi sürekli yudumluyor. Her yudumda biraz daha hafifliyor sanırım. Sonra bar masasına tekila bardakları geliyor “bir iki üç” ufacık bardaklar boşalıyor ancak tekrar dolmuyorlar da. Tekilanın etkisi daha büyük sanırım daha fazla şey unutturuyor olmalı ki ufak bardaklar da içiliyor ama bilmiyorum herkesin bir şişeye ihtiyacı var.

Aklıma takılılıyor birden. Acaba bu insanlar neden dertlerini unutmak istiyorlar ki. Onarı çözmekye çalışmak daha iyi olmazmıydı şu an. Şu an dertleri yudum yudum unutmak yerine onları çözmeye çalışmak. Sanırım bir çoğu bunu denemiş ama çözülmeyince pes etmişler. Bende zaten neden buradayım ki unutmak değil mi amacım? Birden kendime geliyorum tabiki değil. Ortamda o kadar rahatlamak isteyen kişi varki, birden kendimi de onlardan biri zannetmişim. Ben buraya rahatlamaya deği arkadaşımdan fikir almaya gelmiştim. Ama onunla uzun uzun konuşacak bir aralık bulamıyorum. Sürekli parça değiştiriyor sese yeni ayarlar veriyor ve boşalan bardakları dolduruyor. Bunları yaparkende, herkez ile konuşmaya gayret gösteriyor.

Yanımda ki yeşil gözlü konuşmaya devam ediyor. Aynı zamanda onu takip etmeye çalışıyorum ama bunun için çok fazla kendimi zorlamıyor. Yüksek sesin içinde, insanların arada attıkları kahkahalar arasında yer yer eriyor yeşil gözün cümleleri. Ona baktığımda dudağı kıpırdayan, alkol kokan birini görüyorum. Ama neden se 4 kişi ötedeki tatlı kıza bakmadan da edemiyorum ara ara. Bazen eğlence için bazen unutmak için bazen sadece sarhoş olmak için insanlar.

Kuzey düğümü

YAZI ARKASI

Şimdi bi gece kafam bozuk arkadaşımın barına gidip konuşmak istiyorum ama bar düşündüğümden de dolu. Sorunlarımı unutmasam da etrafa bakıyorum. Bunlar etraftan gördüğüm şeyler. Gecenin ilerisi çok daha ilginç devam ediyor ama o kısımları yazmamışım. Gerek görmemeişim heralde. Başka bir yazıya saklasam gecenin kalanını daha iyi olacak çünkü konular derinleşiyor. Gecenin bir yarısı sigara ve alkol kokarak arabaya atlayıp eve dönüyorum.Ha bide yazıyı kuzey düşümü diye bitirmişim tam sanırım eğer devam ederisem bana birşeyler hatırlatması gerekiyor idi ama unuttum.

6 Ocak 2008 Pazar

Çizemiyorrruuaaaaaammmm : ]

Allam bu nasıl bi başlıktır nedir bu. Şimdi ayın 9 unda şehircilik projesinin teslimi var, bugün ayın 7 si içimden bi hasti diyorum. Saat 00.14 lan en azından 24 saatte yakın bi zamanım var peki ben neden çizmiyorum. Ula çizemiyorum uşağum. çizebilsem zaten burada bunları yazmazdum değil mi? Peki neden mi çizemiyorum çok acayip konsantrasyonum bozuldu yok bi arkadaşa geldim zaten çizebilmek için ama oldu gene bişeyler ve benim konsantrasyonum bozuldu. Şimdi ben ne yapayım, yumurta geldi geldi kapımıza dayandı. Hiç olmayacak şeylerde gelir hiç olmamaları greken yerde patlarlar ya, öyle bişe. Lan zaten bu olaylar hiç olmaması gereken şeyler bunların bi doğru zamanları yokki uygun bi zamanda dışarı çıksınlar.

Bide en kazık durumlar nedir abi, her kez haklıdır değil mi, biri haklıdır diğeri haklıdır biri daha az haklıdır ama onu tam haklı yapan nedenler vardır. Şimdi herkez haklı olduğu zaman sen gel çık bu işin içinden. lan zaten herkez tam haklı kime kızacaksın. biri tam haksız olsa herkez ona boşalacak zaten ortam rahatlıycak değil mi. Yok ama. Ne oluyor sonra çizemiyorruuuaaaaamm. Oldu canım çok çizersin bu modda zaten. Yazıcam dur yazmanında doğru zamanı var tabi oda gelecek şimdi çizemiyorum diip kafayı yeme vaktim. yarında da sınav var çok şeker değil mi_?

5 Ocak 2008 Cumartesi

Hastalık

Biz krala dedik ki "sen soğuk havada dışarı çıkıyorsun kalın giyin" ama kral gitti sözü dinlemedi. Muhakkak ki kral yanlış yaptı ve yanlış yaptığını biliyorduda. Ama genede bildiğini okudu we rahatsızlandı. Ancak o rahatsızlandığı zamanda hastalandığı zamanda "ah" diye inleyenlerden değildir. Ama o hatalarından mutlak bir ders çıkaranda değildir. Hala öğrendiklerine rağmen genç bir ceylan gibi aslanların arasında dolaşıyor. Bilmez mi onlar hemcinslerinden bir coğunu aldılar ama o genede onların arasında dolaşıyor ve onu gözlüyorlar. Pek yakındır onuda hemcinsleri gibi bir son bekliyor ve o bundan haberdar olduğu halde pervanenin ışığa karşı koyamadığı gibi onlara karşı koymuyor. Muhakkak ki onlardan uzaklaşabilir ama bunu yapmıyor.

Ama o bundan bi ders çıkardı ve artık kara kalın çıkıyor ve kendini koruyor. Umulur ki öğrendiklerinden de ders çıkarsın ve hata yapmasın. Biz onu sürekli hata yapsın ve bu yanlışlıklar onu tüketsin diye kral yapmadık.